BATI MÜZİĞİNİN GELİŞMESİ
Zamanla Hristiyanlık inancı ortaya çıkınca, bu dinin kurallarına göre, kadın, erkek ve çocuklar kiliseye birlikte gittikleri için, Miladın 12. yüzyılına kadar tek bir melodi, birkaç kişi tarafından tek ses halinde söylenmiştir. Bu döneme Batı müziğinde Monodi Çağı denilmiştir.
İnsan seslerin hepsi aynı yükseklikte okunamadığı için Fransa’nın kuzeyindeki kiliselerde, kadın, çocuk ve erkekler, dörtlü veya beşli aralıklarla farklı sesler okumaya başlamışlardır. Zamanla bu okuyuş tarzı, Almanya ve Avrupa’nnın diğer ülkelerine de yayılmıştır. 12 ile 16. yüzyıllar arasında devam eden bu çağa Polifoni (Çokseslilik) Çağı denilmiştir.
18. Yüzyıldan sonra Senfoni Çağı ortaya çıkmıştır. Daha önce seslerle elbirlik olan sazlar, bu çağda bağımsızlıklarını kazanmışlar ve bu ayrılış özel bir müzik türünün doğumuna sebep olmuş, senfonik veya enstrümantal müzik türü ortaya çıkmıştır. Senfonik müzik, müziğe din dışı bir kimlik de kazandırmıştır. Böylece, düşünceden sonra, müzik de papazın hakimiyetinden çıkmıştır.
Saz müziğinin gelişmesi ile tek çalgı ile piyano 3-4-5 çalgılık küçük takımlar için oda müziği, çok çalgılı takımlar için orkestra müziği ortaya çıkmıştır.
Keman 1580 yılında, piyano 1709 yılında bulunmuştur. Piyanoya şimdiki şekli 1855 yılında Steinway tarafından verilmiştir.
Görüldüğü gibi, batı ülkelerinde bilim teknolojinin gelişmesi, özellikle ses fiziğindeki buluşlarla batı sazlarının gelişmesi birbirine paralel yürümüştür.
İşitme sistemimiz 15 ile 20.000 Herz arasındaki titreşimleri duyabilmektedir. Yaklaşık 10 sekizliden oluşan bu titreşim bölgesine ses bölgesi denilmektedir.
Piyanonun en kalın sesi 27.5 Hz, en ince sesi ise 4186 Hz. dir.
Abdullah Şevki Öztekin’in Atatürk’ün Sevdiği Şarkılar, Türküler ve Marşlar kitabından alınmıştır.